Türkçemizde deyimler genelde gerçek anlamından farklı bir anlam içerir. Deyimler kullandığımız cümleleri zenginleştirir ve daha etkili bir anlam sağlarlar. Deyimler genellikle iki veya daha fazla söz ya da sözcük gruplarından oluşurlar.
Deyimlerin oluşma süreci atasözlerininkiyle oldukça benzerdir. Halk arasında yaşanan bir olaya söylenen bir söz öbeği dilden dile dolaşarak kalıplaşır ve bir anlamı ifade etmeye başlar. Yıllarca böyle devam eden bir döngü sonucunda herkes aynı olaylara aynı söz öbeklerini kullanmaya başlar. Kimin oluşturduğu veya söylediği bilinmez anonimdirler.
Deyimler anlamlarına göre gerçek anlam taşıyanlar ve mecazi anlam taşıyanlar olarak ikiye ayrılırlar.
Deyimlerin Özellikleri
- Deyimler en az iki söz öbeğinden oluşmaktadır. Tek bir sözcük deyim olamaz.
- Deyimler kalıplaşmış sözlerdir. Yerlerine eş anlamlıları olsa dahi başka kelime getirilemez, sözlerin yerleri değiştirilemez.
Örneğin:‘Elinden geleni ardına koymamak’ bir deyimken ‘Ardına koymamak elinden geleni’ bir deyim sayılmaz.
- Deyimler genellikle mecaz anlam taşırlar.
Örneğin: Burun kıvırmak, Damarına basmak, Çamur atmak
- Bazı deyimlerde gerçek anlamında kullanılabilir.
Örneğin:Çoğu gitti azı kaldı, Hem suçlu hem güçlü
Örnek Deyimler
Çamur Atmak: Birine yapmadığı bir suçu atmak, iftira atmak
Damarına Basmak: Bir kişinin hassas olduğu bir konuda üstüne gitmek
Ağzında Bakla Islanmamak: Sır olarak verilen bir şeyi saklamayan, ona her söyleneni herkese söyleyen kişi
Ağzı var dili yok: Sessiz konuşmayan kişi
Avucunu Yalamak: İstediği, beklediği bir şeyi elde edememek
Saman alevi gibi parlamak: Birden çok sinirlenmek
Yaka silkmek: Bir işten veya insandan sıkılmak, bıkmak
Ödü patlamak: Çok korkmak
Ruhu duymamak: Yaşanan olaylardan veya olaydan haberi olmamak
Dağdan gelip bağdakini kovmak: Bir yerle, işle alakası yokken oraya gelip oradaki işle veya yerle ilgisi olan kişilerin yerine geçmeye çalışmak veya o kişileri engellemeye çalışmak
Burun kıvırmak: Beğenmemek, hoşuna gitmemek
Can kulağı ile dinlemek: Çok dikkatli ve konsantre olmuş şekilde dinlemek
Göz atmak: Bir şeyi incelemek
Kulağına küpe olmak: Başına gelen bir hadiseden ders çıkarmak
Abayı yakmak: Aşık olmak, birisini çok sevmek
Yan çizmek: Yapması gereken bir işi yapmamak, sorumluluğunu yerine getirmemek
Pabucu dama atılmak: Önceden ilgi gösterilen kişinin sonradan eskisi kadar ilgi görmemesi, önemsenmemesi
Rayına oturmak: İşlerin istendiği gibi gitmesi, işlerin yola girmesi
Burnundan getirmek: Bir işi yaptığına pişman etmek
Başına çorap örmek: Birinin başına kötü bir iş getirmek
Akıl karı olmamak: Mantıklı bir kişinin yapacağı davranış biçimi olmayan hareket, iş veya davranış
Akla karayı seçmek: Bir işte çok fazla zorlanmak, yorulmak